Mimarlık Öğrencilerine Öneriler
“Mimarım’’ söylevinin, “ben pilotum’’ ifadesinden sonra kulağa en havalı gelen ve insanları söylerken en çok tatmin eden ikinci meslek grubunda olduğunu biliyor muydunuz?
Mimar olmak istiyoruz; çünkü mimarlığın sadece kişisel, zihinsel, sanatsal yeterlilik ya da eğitimle içinin doldurulamayacağının farkındayız.
Mimar olmak istiyoruz; çünkü bu mesleki pratiğin ucunun aynı zamanda sosyoloji, felsefe, psikoloji, liderlik, çevre bilimleri, sanat, finans, inovasyon, oyunlar, literatür, ve fenomenoloji ile de ilgili olduğunu aleni bir şekilde biliyoruz.
Mimar olmak istiyoruz; çünkü mimarlığın kadınların profesyonel statüsünü sadece “mimar barbie’’ üzerinden sosyal bir test objesi olarak tartışıldığının ve derinlemesine irdelendiğinin de farkındayız. (Amerika Mimarlar Enstitüsü, AIA Ulusal Kongresi kapsamında 2011 yılında “Barbie I Can Be…” serisini tanıttığında, “mimar barbie’’ birçok yazar ve mimarlar tarafından eleştiri aldı. Tasarım eleştirmeni Alexandra Lange Dwell’deki “Girl Talk’’ adlı makalesinde mimarlığın meslek sınırlarının indirgemeci bir tavırla sunulduğunu ve mimar barbie üzerinden açıkça cinsiyetçilik ayrımı yapıldığını savunur).
Mimar olmak istiyoruz; çünkü bu dünyada bir dikili ağacım olsun diyerek egolarınızın altını doldurmaya da ihtiyacımız var.
Gizli mimari “ajan’’: mimari eğitimde bilişsel akıl (!)
Çoğulcu bir yaklaşımın altını çizen mimarlık mesleğinin, iyi insan-iyi mimar eşitliğinden yola çıkarak aslında mimarlık öğrencilerine söyleyeceği çok şey var. Mimarlık stüdyolarında sigara, kahve, kola, redbull içerek, sabahlayarak ürettiğiniz projelerdeki düşünce ve üretme yöntemlerinizin mezun olduktan sonra çok daha fazlasına ihtiyaç duyduğu da aşikar. Peki, öğrenciler ya da daha doğru ifadeyle “geleceğin mimarları’’ için doğru serüven nerede başlıyor? Mimarlık mesleğinde doğru adımların atılması, mimarın kendini keşfetmesi ve araçlarını sorgulaması nasıl/ nerede /hangi ölçülerde ve ne derece mümkün?
İngiltere’deki eğitim sistemi ve Türkiye’de sürdürülebilirlik kavramını projelerinde derinlemesine tartışan, uygulayan ve bu iki düzlem arasında iyi bir arayüz oluşturan Avcı Architects’in kurucusu, Mimar Selçuk Avcı, gerçek ve tutarlı bir mimarlık üretiminin ancak kendi operasyonel metodlarını doğru tanımlamakla ilgili olduğunu vurguluyor. Selçuk Avcı İngilterede geçirdiği 8-9 yıllık öğrencilik süresi ve RIBA kurallarını iyi bilen ve Türkiye’de de uygulamaya çalışan ancak Türkiye’deki mimari eğitim sistemi ve pratiğini de dışarıdan başka perspektiflerden okumaya çalışıyor.
Bu okumanın, Avcı Architects olarak ofis içindeki gelişim, süreç, katılım ve araştırmalarında da yararlı olduğu ve aktif bir rol oynadığı önemle vurgulanıyor. Türkiye’de ekolojik tasarım’ın boyutlarını ve tartışılmasını bir adım daha öne çıkaran Selçuk Avcı, bu alanda Londra’daki Mimarlık Derneği, Bath Üniversitesi, Delft Teknik Üniversitesi ve Londra’daki Bartlett da dahil olmak üzere birçok üniversitede mimarlık dersleri verdi. Önceki yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Okulu’nda stüdyo yürüten ve eko-tasarım üzerine de atölye dersleri veren Avcı, okulda özenle üzerinde durduğu ve en çok dikkat ettiği şeyin geleceğin meslektaşları için kişilerin özgüvenini arttırmak ve kendi araçlarını geliştirmek üzerine yoğunlaştığını belirtiyor. Geleceğin mimarları için bunun sadece diploma almaktan ibaret bir süreç olmadığını ve sabır gerektiren zorlu bir yol olduğunun altını çizen Selçuk Avcı, “mimar olma’’ sürecini kendi felsefesi üzerinden değerlendiriyor ve öğrencilerine nasıl anlattığını ifade ediyor:
Mimar olmak ya da o alanda yetkin sayılmak, sadece eğitiminizi tamamladığınızda kabul gören bir olgu değil. Eğitim ve tecrübelerimden yola çıkarak ifade etmeliyim ki, gelecekteki meslektaşlarım için bu kendilerini keşfetmek, yenilemek, kendilerini sorgulamak, katılmak, hatta çatışmakla ilgili bir durum. Ben altı dolu bir tabandan bir fikrin üretilmesini sağlamakla ilgiliyim, bu da kişinin güveniyle artan bir şey, ben eğitim hayatlarında onu nasıl güçlendirebilirim, bununla ilgileniyorum.
Selçuk Avcı, bu eğitimin sürekliliğini sağlamak için Avcı Architects bünyesindeki stajyerlerin tasarım süreçlerine de dahil olduklarını ve her zaman söz sahibi olduklarını da ekleyerek proje toplantılarına katılabildiklerini belirtiyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde, geleceğin mimarlarının Avcı Architects’e özgü stratejilerin,
planlamanın, ya da liderlik süreçlerinin nasıl çalıştığını görmeleri de eğitim sürecinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
Bir felsefenin, pratikte yakından nasıl çalıştığını görmeleri öğrenciler için önemli çünkü bu onların duruşlarının, vizyonlarının ve bakış açılarının hangi yöne doğru evrileceğini şekillendiriyor.
Türkiyede’ki mimarlık eğitim sistemine de değinen Avcı, bu sistemin öğrencileri sabırsızlığa yönlendirdiğini ve mimarların gerçek dünyayı görmeden hemen mimarlık pratiğine başladıklarını ve bunun uluslararası bir yetkinlik için aslında tehlikeli olduğunun da altını çiziyor. Türkiye’de öğrenim sürecinden sonra diplomayla birlikte alanında yetkin kabul edilen genç mimarların, hemen kendi ofislerini açtıklarını ve henüz finansal, yönetimsel, ticari, felsefi ve mimari’de tam olarak altı doldurulamadığı için nitelikli mimarlık üretmenin imaj üretmenin ötesine geçemediğini Türkiye’deki eğitim süreciyle ilişkilendiriyor. Selçuk Avcı, yeni nesil mimarlara dair oluşum süreçlerinin, digital ortamın hızla gelişmesi ve bunun kolay üretimin bir parçası olduğunu da yineliyor. Ayrıca Avcı, 3-4 yıllık tecrübeye sahip mimarların kendi ofislerini açmasıyla, uzun yıllar kendi teorisini ve altyapısını kurgulamış, yeterli bilgi donanımına sahip tecrübeli mimarlık ofislerinin bir alt nesli yetiştirme fırsatlarının elinden alındığını ve böylece bilgi akışında da kesintiye uğradığının altını bir kez daha çiziyor.
Özetlemek gerekirse, Avcı Architects genç mimar ve adayları için rutin eğitim süresince ofis içi üretimi, tasarım süreçlerini, proje tartışmalarını ve kendini sürekli yenileyen / sorgulayan felsefi bağlamıyla bir okul gibi görüyor ve sürdürülebilirlik, eko-tasarım ve çevre bilimiyle ilgilenen, kendini yakın hisseden herkese kapılarına açıyor.
Avcı Architects’teki açık pozisyonları görmek ve kariyer başvurusu yapmak için tıklayınız.
Kariyer Sayfası
Stajyerlerin tasarım sürecine dahil olmaları olayı çok iyiymiş.Tam zamanlı çalışanlara insiyatif verilmesi de gelişime katkı sağlar..
Başka ofislerde karşılaşılan tasarım ya da ilerleme sürecine dahil olamama problemi Avcı Architects’te yok. Orada staj yapmış biri olarak söyleyebilirim ki Türkiye’nin en kaliteli ve başarılı ofislerinin başında yer almaktadır. Sevgiler.