BİZ KİMİZ

KENDİMİZİ TEK BİR ŞEHİRDEN VEYA ÜLKEDEN DEĞİL, EVRENSEL OLARAK TANIMLIYORUZ.

Avci Architects, 1989 yılında Selçuk Avcı ve Sanja Jurca Avcı tarafından Londra’da kuruldu. Kurucularının her zaman entegre bir tasarım anlayışına dayanan değerler sistemi, ofisin işbirliğine dayanan bir tasarım modelini her zaman en üst seviyede tuttu. Bunun sonucunda, her bir projenin yaratıcı süreci proje ekibi, diğer paydaşlar ve iş veren arasında paylaşılan bir deneyim haline geldi.

Avcı Architects, kurulduğu günden bugüne birçok prestijli ulusal ve uluslararası ödüllere layık görüldü. Ofis, 2012’de katıldığı davetli tasarım yarışmasında Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası ile birincilik ödülünü aldı. Bunun yanısıra, bu önemli yapının tasarlanmasındaki bütüncül yaklaşımı, LEED Platinum Sertifikası değerlendirilmesinde bölgemizde en üst seviyeye ulaşarak rekor kırdı.

Projedeki üstün entegre tasarım anlayışımızla başarılmış ve yaratıcı pasif ve aktif güneş teknolojilerinin kullanımının geliştirilmesi ile Türkiye’de kendi proje üretim sürecindeki ilk örnek olarak kabul edilmiştir. Avcı Architects, her zaman sürdürülebilir bir tasarımın öncüsü olmuş ve bununla birlikte 2001 yılında İngiltere Mimarlık Vakfının düzenlediği İngiltere’nin En İyi Genç Mimarlık Ofisleri’nden biri olarak seçilmiştir.

Son on yıl, çevre ve ekolojiye yönelik kamusal alanlardaki pek çok değişikliklere tanıklık etti; bununla birlikte sürdürülebilirliğin anlaşılması ve kabul edilebilirliği büyük ölçüde artarken, enerji tüketimini azaltan yöntemlerde de büyük atılımlar oldu.

BÜTÜNSEL DÜŞÜNCE

Tasarım yaklaşımımız bütünsel düşünme prensibine dayanmaktadır. Her projeye, tasarım sürecimizi şekillendirmek için mimarlığın ötesine geçen asıl hikayeyi bularak ve projenin DNA’sına inerek başlıyoruz.

Üstlendiğimiz her ölçekteki proje için, ‘’iyi bir mekanın’’ cevabını bulmaya çalışarak tasarladığımız çevrenin farklı ve yeni boyutlarını keşfetmek ve yeni tecrübeler yaratmayı amaçlıyoruz.

Tasarım felsefemiz, işbirliğine dayalı düşünceye ve dünyayı yaşanabilir hale getiren düşünürlerle olan ilişkilerimizle gerçekleştirdiğimiz projelerimize dayanmaktadır. Verimli, yaratıcı ve uluslararası birçok disiplinden biraraya gelen uzmanlarla tecrübemize tecrübe katıyoruz. Bu nedenle, bizi sürekli “cutting edge” tasarım anlayışında ilerleten, uluslararası tasarım ortaklarımızla kurduğumuz ortaklıklarımız olduğunu düşünüyoruz.

Bütüncül yaklaşımımız felsefemizin özünü oluşturmaktadır. Biz, bütüne etki eden sistemin diğer parçalarının anlaşılabildiği sürece sürdürülebilir çözümleri üretebileceğine inanıyoruz. Bu bağlamda, sürdürülebilirliği bir ‘’trend’’ olarak görmüyor, geniş bir bilgi ve uygun zihinsel bir çerçevede ele alındığında, sürdürülebilirliği bir tasarım pratiği olarak değerlendiriyoruz.

ETİK, EKOLOJİ, EKONOMİ

Eksiksiz ve sürdürülebilir çözümleri oluşturan, tam bir entegre anlayışını amaçlıyoruz.

Pratikte ise, sürdürülebilir eylemlerin performansını düşünce süreçlerimiz boyunca 3 temel prensip üzerine kuruyoruz. Bu prensipleri, sürdürülebilir bir sonuç elde etmeye odaklanan ve 3E’nin hemen hemen her bir katmanında yer alan ilkeler olarak tanımlıyoruz.

Etik, Ekoloji ve Ekonomi

Etik, topluma karşı nasıl davranmamız gerektiği, diğer insanlar, farklı kültürler, yaşam biçimimiz, etik tüketim ve toplumla olan ilişkimizi belirler. Bu, ‘’Genius Loci’’, ya da ‘’Yer’’in özelliklerine verdiğimiz tepkimizdir.

Ekoloji, üzerinde bulunduğumuz dünya, bizi destekleyen organizma ve bu organizmanın bizi desteklemeye devam etmesi için yaptığımız eylemlerle ilgilidir. Tasarladığımız sürece, bizim öncelikli hedefimiz negatif etkiyi en aza indirmek ve mümkün olan her yerde dünyamızı geliştirmek olmalıdır.

Ekonomi, Ekonomi, eşitlik, yatırımlarımız ve çevrede oluşturduğumuz yapıların geçerliliğiyle ilgilidir. Kararlarımız uzun vadede geçerli olmalı ve sonraki nesilleri destekleyecek kadar uzun ömürlü yatırımlar yapmalıyız.

Project for Public Space (PPS)

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

’Sürdürülebilir kalkınma gelecek nesillerin yeteneğini tehlikeye atmaksızın bugünün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişimdir.

Brundtland Commission, 1987

Sürdürülebilirlik bizim için isteğe bağlı ya da sadece ürünle ilgili bir ‘’ekstra’’ değildir. Bina yönetimi yoluyla bir yerin temel analizlerinden doğan ve her fikre dokunan bir düşünce biçimidir.

Biz sürdürülebilirlik gündemini daima kitlesel olarak daha ileriye götürebilecek iş verenler arıyoruz, ve bu da her zaman yaptığımız işin temelini oluşturmaktadır. Biz çevresel tasarım ve sürdürülebilirlik için bütüncül bir yaklaşımla yola çıkan uluslararası bir mimarlık ofisiyiz, ve iyi bir çevre üretmek için güncel düşünceyi sürekli ön planda tutan en iyi çevre mühendisleri ile birlikte çalışıyoruz. Avcı Architects olarak iş verenin taleplerinde olsun ya da olmasın, içinde bulunduğumuz bütün projeler için güçlü bir çevresel farkındalık öneriyoruz ve bu çevresel gelişmeleri başarmak için bu gündemi ek maliyetlerin dışında tutuyoruz.

Bununla birlikte, Avcı Architects sürdürülebilirlik prensipleriyle üretilen 27 yıllık bir proje geçmişine sahip olup, Avcı Architects’in bu alandaki çalışmaları çeşitli önemli ödüllerle bilinirliliğini arttırmıştır. Selçuk Avcı enerji verimliliği tasarımı ile sürekli ön planda yer almış ve tüm alanlarda sürdürülebilirlik konularını daha da ileri götürerek saygınlık kazanmıştır.

İŞBİRLİKÇİ TASARIM

Binalar, insan ilişkilerinin doğrudan sonucu olan ve tasarım geliştirme sürecindeki düşünce ve uygulama kalitesini yansıtır..

Farklı bir yerde konumlandırılan her bina; coğrafi, iklimsel ve aynı zamanda kültürel olarak tanımı gereği faklıdır ve bu özelliklere duyarlı olması gerekir. 3E prensiplerinin her projede uygulanması, bu farklılıklara uymanın sürekliliğini sağlar.

Yaklaşımımız binalar, peyzaj, sosyal ve kültürel değerlere saygı duyar ve aynı zamanda tarihsel çevreye dayanan ve çeşitli baskıları da uzlaştıran geniş bir tecrübeye sahiptir.