Mimari’de Inovasyon
Mimaride inovasyon kavramını sadece yüksek teknolojilerin kullanımı üzerinden tanımlamamalıyız.
Sürdürülebilir mimarlığın Türkiye’de öncü isimlerinden biri olan Avcı Architects, ‘’mimarlık’’ ve ‘’inovasyon’’ arasındaki diyalektik ilişkiyi, tasarımlarında gerçekleştirdikleri yerel malzemelerin inovatif kullanımı ve yere özgün doğru analizler yaparak mimaride ‘’teknolojinin’’ gerektirdiği ölçüde kullanımı üzerinden tarifliyor.
Teknolojinin bizi yönetmesindense , mimarların teknolojiyi insanın temel ihtiyaçlarını destekleyecek şekilde şekillendirmesi gerektiğine inanıyorum
Günümüzde sıklıkla duyduğumuz inovasyon,yenilikçilik,yenileşim gibi kavramların sadece yüksek teknoloji çözümlerinin mimariyi esir alan bir yaklaşıma dönüşmemesi gerektiğini vurgulayan Avcı Architects kurucusu Mimar Selçuk Avcı, mimaride tasarımın bir katmanlandırma süreci olduğunu, alışılagelmiş mimari çözümlerden kaçınmanın ve her projeyi kendi bağlamında yeniden yorumlayarak, projeye özgün malzeme ve yere özgün teknolojik olanakları değerlendirerek projeler üretmenin mimaride inovasyon kavramının merkezinde değerlendirilmesi gerektiğini şu sözlerle açıklıyor:
“Bizim için tasarım bir katmanlandırma sürecidir.Bir çözümün ortaya çıkışı projeyi saran konuların anlaşılması ve bunlarla yakınlık kurulmasına dayanır.Dolayısıyla bir kişinin parmak izleri gibi her proje de eşsiz olabilir. Bu yöntemle basmakalıp çözümlerden kaçınarak meselenin DNA’sına inmeye çalışıyoruz. Başka bir deyişle, projede klasik ve alışılagelmiş çözümler yerine, uygun teknolojiler kullanarak uzun vadeli, özgün ve düşük maliyetli çözümler üretmenin sadece yapı üzerinden değil daha geniş ölçekte hem sosyal hem de ekonomik iyileşmeye değer katan inovatif bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz.”
“İNOVASYON” KAVRAMININ DEVİNİMİ ÜZERİNE…
“İnovasyon” kavramı 1950’ler sonrasında şirketler arası bilim ve teknoloji alanındaki uygulamaların artık küresel ölçekte etkinliğinin ölçülmeye başlamasıyla önemli bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. AB ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) tanımına göre, ‘’inovasyon’’ kavramı hem bir süreç’i hem de bir sonucu (yenilik) tanımlıyor. Aynı tanıma göre inovasyon; bir fikri pazarlanabilir, bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalât ya da dağıtım yöntemine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi” ifade ediyor. Aynı zamanda, bu dönüştürme süreci sonunda ortaya konan, “pazarlanabilir , yeni ya da geliştirilmiş ürün, yöntem ya da hizmeti” de işaret ediyor. AB ve OECD işbirliği ile yayınlanan Oslo Kılavuzu’na atıfta bulunarak, ‘’sürdürülebilirliğin’’ ve ‘’yaratıcılığın’’ stratejik bir olguya dönüştüğünü belirten Selçuk Avcı, Türkiye’nin mimarlık ve mühendislik alanındaki inovasyon performansını Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) verileri ışığında değerlendiriyor: ‘’TUİK’in verilerine göre, mimarlık ve mühendislik alanındaki yenilikçi girişimler ve yenilik türleri 2010-2012 yılları arasında %39,8, ürün ve/veya süreç yeniliği faaliyetinde bulunan girişimler ise %21,8 olarak belirtilmektedir, bu veriler Türkiye’nin ‘’yenilikçilik’’, ‘’yaratıcılık’’ ve ‘’yenileşim’’ kavramlarının yeniden sorgulanması açısından önemlidir.’’
İnovasyon kavramının sadece yüksek teknolojili ürünler kullanmaktan ibaret olmadığını ve tasarım kararlarıyla bütün olarak ele alınması gerektiğinin altını çizen Avcı, özellikle mimaride inovasyon’un daha büyük ölçekte sürdürülebilir, sosyal ve ekonomik iyileşmeye de katkı sağlayan tasarımdaki organizasyon’un sadece bir parçası olarak ele alınması gerektiğini savunuyor. Bunun yanısıra, dünyada artık ülkeler arası inovasyon ölçümlerinin oldukça yaygın olduğunu ve bunlardan ikisinin Avrupa İnovasyon Karnesi (European Innovation Scoreboard) ile Küresel İnovasyon Endeksi (Global Innovation Index) olduğunu belirten Mimar Selçuk Avcı, Küresel İnovasyon Endeksinin 2015 verilerine göre; Türkiye’nin inovasyon performansında 58. sırada yer aldığını ve Türkiye’nin yenilik kapasitesinin arttırılması, yeni ürün-üretim, hizmet ve yeni sistemler yaratmanın mimarlık üretimiyle de doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor.
Türkiye’de sürdürülebilir bir mimari için inovasyonda yaptırımlar olmalı
Avcı Architects, Ankara’daki LEED Platinum sertifikalı ve 2014 Building Awards’da En İyi Uluslararası Yapı Ödülü’ne sahip Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası’nın (TMB) sürdürülebilirlik kriterleri ve yapı için özel olarak tasarlanan iklimlendirme sistemiyle Türkiye’de yeşil bina teknolojilerini bir adım öteye taşıyan yeni sistemlerin tasarlanmasında inovatif bir rol oynuyor.
Avcı Architects tarafından Türkiye’de ilk kez kullanılan termal labirent sistemi standart binalara oranla %50 enerji tasarrufu sağlıyor. Mimaride ‘’inovasyon’’, ‘’yenilikçilik’’ kavramlarının artık daha hassas olduğunu ve sürdürülebilir mimarinin sistematik inovasyon politikalarına ihtiyacı olduğunu savunan Mimar Selçuk Avcı, sürdürülebilir mimarinin uzun vadede, sosyo-ekonomik ve sistemik bir süreçle kendi etkin ve yetkinliğini kazanabilmesinin önemli olduğunu vurguluyor ve mimaride kullanılan yeni inovasyonların yaptırımlarına dikkat çekiyor.
OECD’nin 1996 yılındaki politika raporu, yeni teknolojilerin, üretkenliğin, özellikle teknolojik bilgiyi küresel anlamda ekonomik büyüme ve yaşam kalitesini geliştiren ana kaynak olarak tanımlar. Bu bağlamda, ifade edilen kapsamlı inovasyon süreci yeni kullanılan teknolojilerinin nasıl etkili bir ekonomik faaliyet alanlarına dönüştüğünün altını çizmektedir. Bu bağlamda, yaratıcı inovasyon süreci küreselleşmeyi de esas alır.OECD raporuna göre, ‘’inovasyon’’ kavramının sosyal ve ekonomik boyutta da irdelendiğini vurgulayan Selçuk Avcı, mimaride yeni ‘’araçlar’’ ve ‘’üretim sistemleri’’ geliştirmenin, ekonomik ve yeni çözümler üretmenin, inovasyonun sadece teknolojiyle çözülebilecek salt-kendine özgü teknik bir olgu olmadığı ve stratejik bir vizyonu ve öngörüyü de kapsadığını belirtiyor.
Avcı Architects, 2007 yılında başlattığı Urbanista ile işbirliğinde yeni yatırım stratejilerinin analiz edildiği ‘’envisioning’’ süreci, Türkiye’de sürdürebilir mimarinin çok katmanlı bir araştırma sürecinden geçirilerek yeni yatırımın yönünün ve potansiyelinin belirlenmesinde bu anlamda inovatif bir rol oynuyor. ‘’Envisioning’’ süreci, mimari süreç başlamadan önce her projenin verilerine uygun olarak, yatırımcıya o yere ait vizyonun ne olması gerektiğini ekolojik, ekonomik ve etik (3E Prensibi) evrelerdeki özel araştırmaları kapsıyor. Mimarinin sadece yeni bilgi, yüksek teknolojiler ve yeni ürün kullanımlarından ibaret olmadığını ve inovasyon’un aynı zamanda pazarlanabilir bilginin ürünlere, yeni sistemlere ve hizmetlere de dönüştürülebilen bir süreci kapsadığını belirten Selçuk Avcı, yeni geliştirdikleri ‘’envisioning’’ sürecini şu şekilde tanımlıyor:
‘’Yatırımcılar genellikle yüzeysel ve rakamsal bir analiz yaparlar ama genellikle bunun vizyonunun ne olacağını tanımlayamazlar. Bağlamını, şehirle ilişkisini, kullanıcıyla ilşkisini, toplumsal potansiyelini o seviyede çalışmazlar. Rakamları deneyimlemenin yanı sıra ‘’envisioning’’ sürecinde aynı zamanda paralel bir kentsel planlama olması gerekiyor. ‘’Envisioning’’ süreci rakamsal, toplumsal, sosyolojik bir sürü evresi olan araştırmalar sonucunda yatırımın yönünün ve potansiyelinin ne olabileceğini, rakamsal olarak nasıl işleyeceğini anlatan stratejik bir süreci kapsıyor.’’