Türkiye’de Sürdürülebilir Mimarlık ve Uygulanabilirliğin Stratejik Metodları

tmb-dogal-havalandirma-sistemi

Türkiye Müteahhitler Birliği Merkez Binası, Doğal havalandırma Sistemi, Avciarchitects, Ankara. imaj © Avcı Architects

 

Türkiye’de sürdürülebilir mimari halen kendini ekonomik, politik, sosyal, stratejik, yönetimsel ve gerçekçi reformlara dayandırmadan kendi üretim politikasını kişisel olarak oluşturmaya çalışıyor. ‘Kişisel’ kelimesine hiç çekinmeden indirgememizin sebebi ise, sürdürülebilir bir mimari kaygının salt kişisel kaygıların ötesine geçemediği ve kendini sağlam bir zeminle meşrulaştıramamasından kaynaklanıyor. Sürdürülebilir mimariyi farklı düzlemlerde bir sorunsal olarak elen alan, araştıran, irdeleyen ve gerçekte de uygulanabilir kılan Türkiye’nin sayılı ve öncü mimarlık ofisleri arasında gösterilen Avcı Architects, Türkiye’deki sürdürülebilir mimarlık kavramını genel geçer ifadelerden sıyırarak sürdürülebilir bir mimarinin uygulanabileceğini Ankara’da tasarladığı Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez Binası (TMB) ile gözler önüne serdi.

Avcı Architects’in araştırmacı ve uygulamacı sürdürülebilir mimarlık pespektifinden bakıldığında, sürdürülebilirlik kavramı, mevcut sistemde kendini über/süper/hiper gibi üst tanımlamalarla teknoloji-odaklı tasarım ve yerel/katılımcı/sosyal/insancıl gibi diğer alt başlıklar üreten eco-odaklı bir tasarım anlayışı arasında sıkışıp kalıyor. Bunun sınırlarını belirlemek ya da sürdürülebilir mimariyi yeterli kılmak için bazı üst tanımlar yaratmak tabii ki yeterli değil; çünkü her mimar farkındadır ki, sürdürülebilir mimari’yi destekleyen bir çok parametre ve bunların birlikte nasıl çalışacağı, mimari tavrı, uslübü, kente olan katkısı, ekonomisi, politik düzlemi ya da uzun vadeli organizasyonu mimarın yapıyı somutlaştırma çabalarından geçiyor.

Küresel ölçekte halihazırda süregelen ekonomi politikalarını desteklemek, sosyal refahı yükseltmek, iklimsel kaygılar, sürdürülebilir kentsel yaşam, çevre problemleri, alternatif barınma olanakları gibi ulusal kaygılar aslında sürdürülebilir mimarinin mimarlık ve mühendislik ortamında kendi kendini otonom bir halde yönetmesini sağladı. Bu tutum, bir çok oluşum ya da ofisler için sistemik bir yaklaşıma dönüştü. Hiç kuşkusuz, sürdürülebilir mimarinin kendi özerkliğini kazanabilmesinin ülke bazlı öngörülen uygulamalar, yönetmelikler, sürdürülebilir kalkınmayı zorunlu hale getiren yasaların bunda payı oldukça büyük. Bu açıdan akıldığında, Türkiye’de sürdürülebilir mimarinin (yapı ölçeği ya da kent ölçeği) kendini meşru bir zeminde konumlandırması geniş ölçekteki reformlar ve yasal düzenlemelerden geçiyor.

Türkiye’de sürdürülebilir mimari adına gerçekleştirilen bazı uygulamaların ekolojik köyler söylemiyle doğan ekoköyler, deneysel evler, özel konut, konut grupları ve doğal felaketler sonucunda ortaya çıkan alternatif barınma ihtiyaçlarından kaynaklandığı, bunun sadece noktasal müdahalelerle ve sadece belirli bölgelerde oluşturulduğu rahatlıkla gözlemlenebilir;oysa ki burada hedef, sürdürülebilir mimari üretim pratiğinin doğal ve sistematik bir üretim modeli haline getirilmesini sağlamaktır. Türkiye’de sürdürülebilir mimarlığın yerel ölçekte ilk adımlarını atan ve bu konuda öncü olarak nitelendirilen Avcı Architects kurucusu Selçuk Avcı, Türkiye’de sürdürülebilir bir mimarlığın konuşulmadığı ve hatta eleştirilmediği bir dönemden geçtiğimizin altını çiziyor. Selçuk Avcı, Türkiye’de sürdürülebilir mimarlığın uygulanabilmesi için radikal yasal düzenlemeler, eğitim, altyapı ve toplumun bilinçlendirilmesi ile ilgili ciddi adımların atılması gerektiğini savunuyor ve ekliyor:

Türkiye’de sürdürülebilir mimari, eğitim siteminden başlayarak mevcut yasaları yeniden düzenleyerek, kapsamlı olarak ele alınması gereken ciddi bir meseledir. Sürdürülebilir mimari’yi sadece mimarlık mesleğine indirgeyerek açımlamak mümkün değildir çünkü  sürdürülebilirlik mühendislik ortamını da disipline eder ve bu anlamda Türkiye’deki mühendislik altyapısını ve koşullarını da sorgular. Ne yazık ki, Türkiye’de sürdürülebilir mimari üzerine düşünen, ilgilenen ve bu konunun üzerine gidenlerin sayısı 5 mimarı geçmiyor.

 

Avciarchitects_TMB_12
TMB Binası iç mekan görünümü. imaj © Avcı Architects

 

Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez Binası (TMB) Neden Sürdürülebilir?

Avcı Architects Ankara’da tasarladığı TMB yapısıyla iş veren, kullanıcı ve sürdürülebilir mimarinin hangi koşullarda, hangi yöntemlerle, hangi malzemelerle, yapının ekonomik boyutunu ve sürecini tanımlayabilmek adına aslında bu tartışmanın tam da merkezinde konumlanıyor. Ek olarak, bu yapının gerçekten geleceği var mı? ve yapı ne kadar sürdürülebilir? sorularına aslında adım adım tasarımın her bir parçasının nasıl titizlikle, doğal verilerle, yeni inovatif metodlar ve mevcut enerji kaynaklarıyla uzun vadede bunlara cevap veren somut veya yapısal bir örneği haline geliyor. Yapı ürünlerinin dayanıklılığı ve hizmet ömürleri açısından değerlendirildiğinde, ofis, konut, ticaret, sağlık, eğitim yapılarının ömürlerinin yaklaşık 50-100 yıl arasındaki uzun ömürlü yapılar; müze, sanat, anıtlar, ve tarihi yapıların ise ömrünün en az 100 yıl’dan başlayan sürekli yapılar olduğu görülür. Şüphesiz ki, burada TMB binası için izlenen sürdürülebilirlik kriteri yapının hizmet ömrünün işlevsel ve ekonomik fazda bakım, onarım, işlevinin değiştirilmesi, kullanım ve bileşenlerinin yenilenmesi gibi durumlara rağmen, ömrünü bir sonraki nesiller için devam ettirebilmesidir. Bunun önemli parametrelerinden birisi de, yapıyı oluşturan bileşenler ve temin edildiği yer olmalıdır.

 

Sonuç olarak, TMB’nin tasarım sürecinde;

  • %80’nin geri dönüşümlü malzemeler,
  • %60’nın yerel malzemeler,
  • %70’nin FSC setifikalı ahşap,
  • %75’nin doğal gün ışığı kullanılarak mekanın aydınlatılması,
  • Özel olarak tasarlanan labirent iklimlendirme sistemi,
  • Özel olarak kullanılan atık su sistemleri yapının yıl içinde kazandırdığı geri dönüşümün kullanıcı ve iş verene ekonomik boyutunun sayısal olarak nasıl yansıdığının önemli bir göstergesidir.

Daha detaylı ifade etmek gerekirse, TMB’nin pasif ısıtma ve soğutma sistemleri ve diğer yapı elemanlarını kullanarak inşaat bütçesinde ortaya çıkan artış, yıl içinde ısıtma için harcanan giderleri yaklaşık %90’a varan bir düşüşle aşağı çekmiştir.

Recommended Posts

Leave a Comment