Gayrimenkul Türkiye Dergisi: Basın-Ekspres’te Çarpan Etkisi

kapak-gmtr-39-kapak-web1

İstanbul’da 2000’lerin başındaki “kapalı site” furyasında değişim yaşanıyor. Belki biraz yaşayanların talebi, biraz da mimarların yönlendirmesi ile kentte daha dışa dönük projeler görmeye başladık. Kentin en küçük birimi olan “üretilen” arsaların mahalle gibi davranması yerine “Var olan mahallenin yaşamasını sağlamak mümkün mü?” sorusu geliyor akla. Yan parseline sırtını dönmeyen, sınırlarına duvarlarını çekip sosyal donatısını ve tasarım kararını paylaşan projeler kamunun kulağına da su kaçırır belki. Şölen Grup’un ilk gayrimenkul projesi Balance Güneşli ile ilgili Servotel ve Selçuk Avcı ile sohbetimizden çıkarımımız şu ki projenin çevresinde kelebek etkisi yaratacağa benziyor.

balance__Sayfa_1 balance__Sayfa_2
“Mahalle dokusu aklınıza gelen her yerde yaratılabilir.”

Cadde ofisler ise çok enteresan. Örneğin, biz Servotel olarak kendimize, uzun yıllar boyunca, şu anda faaliyette bulunduğumuz ofisi aradık. Hiçbir zaman kontrollü girişlerin olduğu bir yapıda olmak istemedik. Bu fikirden yola çıkarak, cadde ofislerde de sokakla entegrasyonun ön planda tutulmasını öngördük. SA: Bizim burada yapmak istediğimiz insan ölçekli bir yaşam alanı yaratmak. Sadece ikon bir bina yapabilirdik, fakat bu insan ölçekli yaşam her şey ile entegre olmayı gerektiren bir durum yaratıyor. Hem yaşamın hem çalışmanın hem de alışverişin bir arada olduğu bir yer olmalı. Arabaları da dışlamayan ancak arabaların mekanı domine etmediği bir yer. Yapının her cephesinde yaşayan bir sokak var. Çevresine sırtını dönmüyor.

balance__Sayfa_3
Yapının her cephesinde yaşayan bir sokak var. Genç ve dinamik jenerasyonun dikkatini çekecek bir proje hedefleniyor. Dolayısıyla ürettiğimiz her şeyin uzun dönemli olduğunu ve gelecek nesiller için yapıldığını hatırlamamızgerekiyor. Örneğin, projeye ilk önce etik tarafından başladık ve ilk eskizlerimiz de bu yönde şekillendi. Projenin toplumsal yaklaşımının olması da onu sürdürülebilir kılıyor. İkinci olarak ekonomik açıdan da sürdürülebilir olması üzerine çalıştık. Çünkü yaptığınız iş kalıcı ve esnek. 20-30 sene sonra yıkılıp yerine tekrar yapılmayacak. Ekolojik açıdan ise, binaların zaten doğal kaynakları gözeten bir yaklaşımı olması lazım, burada mimariyi en çok zorlayan şey güneşe karşı doğru konumlanmalar ve tasarım üretimi. Dolayısıyla binanın oryantasyonuna göre gölgelendirme elemanları yerleştiriyoruz. Bu karar, binanın kimliğini de tamamlıyor.Örneğin, güney cephelerde yatay güneş kırıcıları var. Doğu, batı ve kuzeye bakan cephelerde ise dikey güneş kırıcılar bulunuyor.

balance__Sayfa_5 balance__Sayfa_6 balance__Sayfa_7

 

Recommended Posts

Leave a Comment