ARA GÜLER MÜZESİ BEYOĞLU
Yapı Beyoğlu’nu ve Ara Gürel’in hayatının mimari tasarım ve küratörlük ile geçen dilimini yansıtmaya devam edecek şekilde yenilenecektir. Aynı zamanda, yapı tarihsel ve sosyolojik sürdürülebilirliği sağlarken uluslararası müze standartlarını karşılayan çağdaş bir altyapıyı da kullanıcılarına temin etmelidir.
Sergi alanı, Ara Güler’in hem kişisel hem de profesyonel yaşamına ışık tutarak ilham veren sanatsal kimliğini çeşitli açılardan gözlemlememizi sağlamalıdır. Katlar ve salonlar arasında akıcı bir sirkülasyon ile ‘iç’ ve ‘dış’ arasındaki fiziksel ilişki düzenlenerek günlük yaşamın müzeye yakın tutulması hedeflenmektedir.
İŞVEREN
Gizli
SEKTÖR
Sergi Tasarımı
YER
İstanbul, Türkiye
YIL
2017
TASARIM YAKLAŞIMI
Cephe
Müze Galatasaray Meydanı’ndan görülebilir şekilde tasarlanarak gözlemci / yoldan geçenlerin binanın cephesine çekilmesi hedeflenmiştir. Burada, sevdiğimiz ve yeterince kullanılmadığına inandığımız bir malzeme olan korteni kullanmaya karar verdik. Korten doğal olarak paslanıp sonra paslanmayı bırakıp sonsuza dek bu durumda kalması için tasarlanmış benzersiz bir alaşımdır. Demir paslanmasının rengi doğal, toprak rengi turuncu bir kırmızıdır ve bize bir şekilde Güler’in kendi çalışmasının zengin iç renklerini hatırlatmaktadır.
Yangın merdiveninin dikey elemanı, müzenin adının yazdığı ve korten panelden kesilmiş uzun bir tabela totem olarak kullanılmaktadır. Müzeye yaklaştıkça müzeye çekilirek koridordan resepsiyona inilmektedir. Bu koridor, Güler’in İstanbul’unu tanıtan imaj ve nesnelerle kaplıdır.
Kafe
Ara Güler’in ruhunun bir kısmının, nispeten modern olan iç mekanı ile bu kafe ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Kafenin bir mekan olarak yaşamasını ve mümkün olduğunda müzeden bağımsız olarak çalışmasını ve her zaman olduğu gibi harika yemekler üretmesini istiyoruz. Öte yandan, gelecekteki müzenin ayrılmaz bir parçası olmasını da istiyoruz.
Çalışma Alanı
Üst kattaki çalışma odası, karanlık oda, arşiv ve Güler’in karanlık odasının üstündeki uyuma alanı, yalnızca Ara Güler’i bir insan olarak temsil etmekle kalmaz aynı zamanda geçmiş bir dönemin eşsiz temsilcisidir. Bu alanların yaşayan bir müze olarak faksimile yeniden yaratılması hedeflenmektedir.
Güler’in kendi çalışma alanlarının olağanüstü eşsiz karakteri göz önüne alındığında, bunların kendi içinde bir set olarak doğru şekilde yeniden yaratılması gerektiğinin farkına vardık. En üst kata yerleştirdiğimiz bu alanlar, orjinal odaların yerleştirildiği yere yerleştirildi ve bunlar binaya çıkıldıkça sırayla sergileme öğesi olarak kullanıldı.
