Sürdürülebilirliğin 3E’si: Etik, Ekolojik, Ekonomik

Bir derinleştirme süreci olarak sürdürülebilirliğin 3E’si: Etik, Ekolojik, Ekonomik

surdurulebilirligin-3-e-si-etik-ekolojik-ekonomik
Mecca masterplanning-sürdürülebilir konsept kesit. imaj © Avcı Architects- Çinici Mimarlık

 

Sürdürülebilirlik, artık sadece mimarlık normları altında değerlendirilen yüzeysel bir kavram olarak tanımlanmıyor. Artık sürdürülebilirlik kavramının, siyaset, çevre bilimleri, sosyal gelişme, bilişsel düşünme, toplumsal kalkınma ve ekonomi mecralarına kadar uzanan geniş bir skalaya sahip olduğu söylenilebilir, hatta söylenmelidir. Çevresel krizler, doğal felaketler, giderek artan karbon salınımları, kaçınılmaz iklim değişiklikleri, enerji açıkları, doğanın dengesi gibi üst başlıklar sürdürülebilirliğin aslında mimarlık üretiminin büyük bir bölümünü oluşturan inşaat (uygulama) kavramını da nasıl tersyüz ettiği ve hatta ötesine geçtiği ‘‘mimarlık eşittir ekoloji’’ söylemini bozarak başlıyor.

Son zamanlarda dillere pelesenk olan sürdürülebilirlik henüz yeni yeni çevreci-kalkınmacı söylemin arasında kalmayıp sınırlarını derinleştiriyor. Bir çevre kriziyle yüzleşmeye çok yakın olan tüketim toplumu için, bunun sadece ekolojiyle ilgili olmadığını, sürdürülebilirliğin sosyal bilinç ve bireysel sorumlulukla birlikte, mimar/ üreten, harcayan/işveren ve kullanan için de uygulanabilir boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu kapsamda değerlendirildiğinde, Türkiye’de ve dünyada ürettiği prestijli projelerde sürdürülebilirliğin çok katmanlı boyutlarını ve sonuçlarını esas alarak mimari tasarım pratiğini sürdüren Avcı Architects,  sürdürülebilirlikle ilgili tasarım felsefesini üç temel prensip üzerine kuruyor: Etik, Ekolojik ve Ekonomik (3E).

Avcı Architects uyguladığı her projede bu üç prensibin her sürece nasıl entegre edilerek mimar-işveren perspektifinden çalıştığını, sürdürülebilirliğin her iki taraf için de uzun vadedeki geri kazanımları üzerinden kurguluyor. Bu yaklaşımın temelde bireylerin tüm davranış biçimlerine işleyen ve uygulama biçimlerini de etkileyen, değiştiren felsefi bir tavır olduğunu Selçuk Avcı şu sözlerle vurguluyor:

Biz, içinde yaşadığımız gezegenin nereye doğru sürüklendiğinin ve nasıl tehlike sınırları içinde olduğumuzun farkındayız. Bizim ürettiğimiz bu kavram (3E) sadece basit bir üst başlıktan ibaret değil ve biz bunların altını işverenle konuşarak, tartışarak, ciddi araştırmalar yaparak, analiz ederek, raporlayarak dolduruyoruz. Dolayısıyla, bizim farkındalığımız metalaşma sürecinin ötesine geçiyor ve işveren de uzun vadede bizim gibi düşünmeye başlıyor. Çünkü Avcı Architects olarak, en önemlisi de bireysel anlamda, neleri değiştirebileceğimize dair sorumluluklarımızı biliyoruz ve her projeyi yatırımcıyla birlikte bu üç değer üzerinden ele alıyoruz.  

Türkiye’de sosyal bilinç, sosyal sorumluluk ve sorgulama kavramları ciddi bir mesele!

Sürdürülebilirliğin toplumsal bir kalkınmayı yönlendirebilmesi için, sosyal sorumluluk, sosyal bilinç, durum tespiti ve sorgulama kavramlarıyla da ilişkili olduğunu savunan Mimar Selçuk Avcı, Hollanda, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde bu olguların zaten yerleşik olduğunu ancak Türkiye’de bunu görmekte zorlandığını bir kez daha dile getiriyor:

Biz, sürdürülebilirliğin çok katmanlı bir kavram olduğunu insanlara basit bir şekilde anlatabilmek için bunu üç başlıkta vurguladık. Ancak, bu üç başlığın ayrı ayrı hem üreten (mimar), hem tüketen (kullanıcı) hem de işveren (harcayan) için nerelere dokunduğunun ya da ileride dokunacağının aslında bir sosyal farkındalık meselesi olduğunu da tartıştık ve her projede de tartışıyoruz.

Avcı Architects’in masterplan ölçeğinden başlayarak en küçük ölçeğe kadar inen ve her projesinde uyguladığı “Etik, Ekolojik ve Ekonomik (3E)’’ prensipleri aşağıdaki açılımlarla vurgulanıyor:

 

surdurulebilirligin-3-e-si-etik-ekolojik-ekonomik-2
3E prensibi. imaj © Avcı Architects

 

Sürdürülebilirliğin “Etik’’ boyutu ele alındığında, mimarın/tasarımcının toplumsal çerçevede ürettiği her şeyin aslında toplumu da etkilediği ve bu süreçte kişilerin bunu kısa vadede yorumlaması üzerinden başka bir sonuç, uzun vadede yorumlaması üzerinden ise başka bir sonuç doğurduğu söylemleri ön plana çıkıyor. Bu durumda üretilen sonuç ürünün uzun vadede de kullanılabilirliğini sağlamak, mimarın sergilediği sosyal bilinç, sosyal sorumluluk, farkındalık, bireysel ve toplumsal sürdürülebilirlik üzerinden gerçekleşebiliyor. Bu tanıma göre, mimarın buradaki rolü yere, topluma ve kültüre, kısacası bağlamlara duyarlı olmayı gerektiriyor.

Sürdürülebilirliğin “Ekolojik’’ boyutunda ise, içinde yaşadığımız gezegen ve onun içinde gerçekleştirdiğimiz eylemlerle ilişki kurması gerekiyor. Mimarın bu organizma içinde ürettiği her şey, dünya kaynaklarını, doğayı ve diğer türlerin devamını etkilemeyecek müdahalelerle ancak sürdürülebilir olabiliyor. Bu düzenli eko-sistem ilişkiselliğinde mimar, insanlar ve doğa arasındaki dengenin sınırlarını belirlediğinde ve doğanın kaynaklarını da esas aldığında ancak son ürünün sürdürülebilir olmasını sağlayabiliyor.

Sürdürülebilirliğin “Ekonomik’’ boyutu da, üreten ve tüketen açısından eşitlikçi, ekonomik ve uzun vadede kazanımlar üzerinden tanımlanıyor. Yatırımın ekonomik boyutu, ancak doğası gereği uzun süreli olacak şekilde, uygulanan tasarımın geçerliliğiyle kendini gösterebilir. Sürdürülebilirliğin ekonomik boyutu vurgulandığında, kazan-kazan felsefesiyle hareket etmek yerine, her koşulda ve gelecek nesiller için de uzun vadeli bir kullanımı öngören bir işveren profili üzerinde durmak gerekir. Bu sağlandığında, işveren zaten o ürünün ekonomik boyutunun farkındalığına erişmiş olur. Kısaca, sürdürülebilirliğin ekonomik boyutunda sadece işveren kısa vadede kazanmaz, yüzyıllar boyunca hizmet eden bir tasarımın sürdürülebilir olmasını da sağlar.

Avcı Architects, sürdürülebilir bir gelişme sağlamak adına, bu kavramı her projesinde derinlemesine ele alıyor ve uyguluyor. Ofisin proje üretim süreçlerinde mimar-işveren arasında ciddi tartışma noktaları açan 3E prensipleri, Türkiye’deki mimarlık pratiğinde de insan-doğa-mimar-işveren arasındaki gerilime iyi bir örnek teşkil ediyor. Sürdürülebilirliği genel geçer ifadelerden sıyırıp pek çok filtreden geçirerek tartışan Avcı Architects, tüm projelerini 3E prensibi altlığını kullanarak tasarlıyor ve sonuçlarını da görüyor.

Recommended Posts

Leave a Comment