İstiklal Caddesi Kullanıcıları


 MeReK_Istiklal-01

İstiklâl Caddesi dünyada eşine az rastlanan Türkiye’de bir eşi benzeri daha bulunmayan bir cadde olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Kullanıcısı, zaman algısı, kullanım amacıyla özerkliğini kurmuş ve kendi kararlarını kendi alan bir organizma. Kan akışı hiç durmayan, her gün aynı ritmini koruyan, büyüyen ve zamanı yakalayan..

Tanzimat yıllarından sonra İstanbul’un Avrupalılaşmış yüzünü yansıtan bu cadde yeni Türkiyeyi, yeni İstanbul’u temsil etmekteydi. Sosyokültürel ilişkilerin yaşandığı merkez haline gelen İstiklal Caddesi, 19. yy binaları, sokakların taşla döşenmesi, gazla aydınlatılması, kanalizasyonların yapılması, daha sonra elektriğin getirilmesi, Tünel’in inşası, atlı tramvaylar, elektrikli tramvaylar vb. ile çok sayıda altyapı hizmeti gerçekleştirilmesi ile birlikte İstanbul’un en büyük vitrini son rötuşlarını tamamlamıştı. Günümüze kadar bir çok değişiklik içerisine girilse de İstiklal Caddesi ana işlevlerini ve İstanbul için anlamını hiç bir zaman yitirmemiştir.

İstiklal Caddesi

Bu cadde, İstanbul’un nüfusunun artışı ve dünya kenti olarak turizm mekanı haline gelmesiyle de yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanlarından biri olmuştur. Kullanıcılarının günübirlik değişimlerinin yanı sıra 24 saatlik döngü içerisinde de farklılaşmaktadır. Tüm bu değişimi bir kenara atarsak İstiklal caddesinin değişmeyen bazı yüzleri ve kullanıcılarını da bulmak mümkündür. Sokak satıcıları, asayiş birimleri, reklam yüzleri, müşteri bekleyen iş sahipleri, dansçılar, müzisyenler vb.. daha saymak mümkün.Bu akışın içerisinde duran, durmak zorunda olanlar, tüm devinimin içerisinde kendilerine bir yer bulmak ve akışı sekteye uğratmadan tutunmak zorundalar.

İstiklal Caddesi

“Günübirlikçiler” olarak nitelendirdiğim akıcı kalabalık her gün İstiklal  için yaşamı ifade eden en büyük olgudur. Onlar olmadan ne istiklal düşünülür ne de diğer etmenler. Bu nedenle “günübirlikçiler” önemlidir. İsitklal Caddesi’ni çoğu zaman sadece geçiş mekanı olarak kullanırlar; Galata’dan Taksim’e / Taksim’den Galata’ya, gelip geçerler kısacası. Mekanlara fiziksel olarak uğramadan yalnızca gözlerini istiklal dükkanlarında gezdiren bir ekip. Yorulana kadar bu gözler dükkanlara girer çıkar. Ancak bu gözler aynı zamanda kendilerine bir durak mekanı ararlar. Oturup çay içmek, yemek yemek, dinlenmek vs. gibi. Bir de “Kampçılar” vardır. Onlar istiklal’in köşe başı abileri gibi görev yaparlar. Hareket etmezler pek. Geleni geçeni kolaçan edip hafızalarına kazırlar. Her güne ayrı bir bellek ayırırlar. Bazıları günübirlikçileri rahatsız etse de kamusal mekanda herkesin bulunma hakkı var. Neden olmasın ki? Reklam yüzleri ise istiklal’in ışıl ışıl hayatına en büyük katkıyı yaparlar. Sürekli ışıklarını yakıp söndürürler. Kendilerini düşünmemizi isterler. Kapısından içeri girmemizi.. Başarırlar da.

Ekmeğinin peşindekiler, asayiş berkemalciler ve tramvaaycılar gibi daha bir çok kullanıcısı bulunmakta istiklal’in. Her birinin hikayesi de  başkadır  Hepsi her gün buraya gelip bu akışı kolaylaştırmak ya da bu akıştan faydalanmak için çabalarlar. Kamusal alandaki görevliler onlar. Günübirlikçiler dışında hepsi büyük bir şeyi başarıyor. İstiklal’de durabiliyorlar… Her şeye herkese direnerek, zor olan şeyi başarıyorlar. Dinlenmek bile zor olan bu kamusal alanda, kendilerine bir cep oluşturup dayanabiliyorlar.

Recommended Posts

Leave a Comment